Blog

Bozcaada 2010..

Pazar, Nisan 20th, 2014

bozcaadak

Uzunca bir yol gidiyorsunuz Ada ya varmak için.. Yaklaşık 8 saat civarı.. Yaz aylarında Cuma akşamları Geyikli’den gece 01.00 feribotu da olabiliyor.. Ama onu da kaçırdınız, bizim gibi.. dert etmeyin, arabada uyumak hiç de zor değil, denedik gördük..Sabah da 09.00 feribotu ile ver elini Ada..Vapurda Geyikli de yaşayan, zeytin ve zeytinyağ işi yapan yaşlı dede ile sohbet de çok hoştu.. Damadının ayazma plajındaki restoranını önerdi, iyi ki de onunla tanışmışşız..Daha sonra o restoranda lezzetli yemekler yiyip , amca ile de tekrar karşılaşıp sohbet ettik..

Ada ya vardığınızda ise,  Daha tekneden inmeden, tatlı tatlı esen rüzgarı, rengarenk balıkçı tekneleri, sahildeki balık ağı kümeleri, kalesi, kalenin üzerinden aheste dalgalanan bayrağımız etkilenmenize yetiyor ..Vapurdan inenleri karşılamaya gelen kalabalık ta bu hoşluğa romantik bir hoşluk katıyor..

Limanda tezgahların arasından geçerek, Yeşilyurt’dan bir arkadaşımızın açmış olduğunu son anda öğrendiğimiz, İskele restoran da veriyoruz , ilk molayı.. Eşi ve çocukları ile böyle bir karar almışlar.. Kış ayları nasıl geçer bilinmez ama, yazın güzel olduğu kesin.. Ada da herkesi hemen tanıyıveriyor olmanın, bir rahatlığı ve güveni var.. Hemen her adada böyle.. Hırsızlık, nerede ise yok denecek düzeyde.. Herkes kapılarının önünde,  birbiri ile sohbette.. Araç trafiği de az, gürültü de… İlk molada sabah kahvemizi içtikten sonra, arkadaşımızın bize ayarladığı motosikletimize atlayıp , rezervasyonumuz olan eski Rum mahallesinde ki Mauna Otel ‘ e doğru yola çıkıyoruz..(Cumhuriyet mah. 20 eylül cad. Bozcaada-Çanakkale Tel.0 286 697 03 33 www.otelmauna.com ) Şirin mi şirin, karşılayanlar güler yüzlü, sıcak mı sıcak..Odalar rahat, ve yeter boyutlarda.. Kahvaltı da hoş..

Bu arada 4000 yıllık bir geçmişi olan Adanın, uzun yaşamın sırrını taşıdığı söyleniyor, temiz hava, bol güneş, dünyanın en güzel denizi, balık, üzüm, şarap ve güler yüz bunun açıklaması sanırım. Uzun yıllardır gitmediğim Ada da ilk göze çarpan, limandan iç kısma doğru , dar sokaklarda açılan hoş , şık dükkanlar ..Ve tabi bu mekanların  sahiplerinden de bahsetmem gerek ..Kimi ressam, kimi mimar.. Her dükkan ayrı bir zevkin ürünü.. Ayrıca yeni yeni açılan şirin ,minik kafeler ve restoranlar da ayrı bir hoş luk vermiş Ada ya..

Motosikletin verdiği özgürlük ile tabi ki , her yeri köşe bucak dolaşıyor, araba ile girilemeyecek tüm daracık parke taşlı yollara giriyoruz.. Saçlarım ve eteklerim uçuşarak , vakuurr bir ifadeyle motorun arkasında, boynumda fotograf makinam ile oturuyorum.. Daracık yolları fet edince, ver elini sahil kesimi.. Akvaryum plajı, ayazma ve daha niceleri.. Bu arada acıktınız mı.. hiç dert değil, şarap da, balık da her yerde emrinize ağmade..En tazesinden, en güzelinden, en özelinden..

2 günlük hafta sonu tatilimizde, her yeri gezdik , dolaştık, zevkli dükkanlardan minik alışverişler yaptık.. Ancak her restoranda yemek yeme şansımız olmadı tabiki.. Diğerlerini bir sonraki sefere bırakmak zorunda kaldık.. Bol bol şarap tadımı yaptık..8-10 şişe değişik tat ve yıldan olan şaraplardan aldık, daha fazlasını taşımanıza da gerek yok, 10 şişe ve üzerini kargo bedeli talep etmeden adresinize gönderiyorlar…Şarap satan dükkanların hemen hepsinin çok zevkli olduğundan , tadım yaptıranların nezaketinden de bahsetmek benim borcum.. Tadım yaptıran gençlerden bazılarının , İstanbul da üniversite okuduğunu ve okul tatile girer girmez Ada ya koşarak döndüklerini, burada ki mutluluklarını, Büyük şehirde yaşamanın stresinden yorulduklarını öğreniyorum, sohbetlerimiz esnasında .. Ada ya öylesine bir bağlılıkları var ki , göz yaşartıcı.. Ada nın zamanla , yönetimlerin baskısı ile, bağcılıktan vazgeçirilmeye çalışıldığına öğrenip, üzülüyorum , yine bu konuşmalar esnasında..Ada tam bir üzüm ve şarap ada sı.. BU artık onun ruhuna, toprağına, suyuna, insanlarına öylesine işlemiş ki, herkes böyle mutlu.. Söz ile ifadelerine bile gerek yok ,gözlerine bakmanız yeterli..

Ada da beğendiklerim;

*Lezzetler, servisler..

*Restoranlar ın şıklığı..

*Dükkanların ve mekan sahiplerinin hoşluğu ve nezaketi..

*Deniz in büyüsü..

*Rüzgarın esintisi..

*Otellerin şıklığı..

*Dar sokaklardaki tadilat yapılan evler..

*Kalesi, kaleden manzarası..

Ada da beni üzenler;

Konaklama ücretlerinin yüksekliği.. açıklama; sezonun kısa olmasıymış :((

*Balık fiyatlarının yüksekliği ..açıklama , sezonun kısıtlı olması..:(( İnsan deniz in ortasında olunca, bol ve uzuz balık yiyebileceği ön yargısında oluyor, belki de bu yüzden dir hayal kırıklığım..

Yorum Bırakın.