Blog

Selimiye – Mart 2008..

Pazar, Nisan 20th, 2014

sapsari

Anladım ki ben gezginim, ruhum pat orada, pat burada… Kumdan da olsa bir ‘Kalem’ olsun tabi ki, fırtınada, yağmurda sığınacağım.. Ama, ben hep gezgin olayım. Kuş böcek, börtülerin arasında, günlük hayatın çirkinliklerinden, bozulmuş dostluklardan, sevgilerden, sevgisizlerden uzakta olayım.. Sefil bir sokak köpeğinin dostluğunu arıyorum her yerde..O duygulu, buğulu bakışlarını arıyorum..Gözlerinin derinliklerindeki sokakda yaşamışlığın yanlızlığı ile nasılda bu kadar muhlis ve dost canlısı olabiliyorlar.. Sokak kedilerinin sadece okşanmak için, yanaşmasını arıyorum her yerde..Minik bir keçinin saf meee’ lemelerini duymak istiyorum, korna sesleri yerine..

Aslında bu geziden sonra İstanbul’a döndüğümde, tatilin enerjisini üzerimde taşıyacağıma, aklım da , ruhumda oralarda kaldı..Yolları süsleyen bordür şeklindeki papatyalar.. Dallardan sarkan limonlar, adını , rengini daha önce hiç bilmediğim çiçekler.. kır kahvesindeki ada çayının tadı, mis gibi kekik kokusu..Pazardaki esnafın dosluğu, hep ikramkar oluşları.. Her şey ama her şey çok güzeldi tüm tatil boyunca..

Selimiye , sakin bir balıkçı kasabası benim için.. Kır kahvesiyle, köpekleriyle, kuşlarıyla..Huzurlu.. Denize karşı hoş bir yerde kaldık… Çoban Market’e ait , bungalovlar.. Klimalı, tertemiz.. Bir oda ,salon,mutfak ve banyodan oluşuyor. Geceliği 40.-YTL (Ama sezon fiyatı değil) Hemen önü yeşillik  ve onunla birleşen iskele, deniz.. Henüz sabahın ilk saatleriy di ki Balıkçı sandallarının sesi geliyordu uzaktan ,pata pata.. pata… sonra birden bir müzik .. Ve fırladım yerimden .. Aman Tanrım .. Bunu kim dinliyor?.. Sessizliğin içinden gelen harika bir ses.. Rüzgarın ılık sesi.. Dalların hışırtışı.. Deniz in tatlı melodisi… Tüm bunlar beni aşık etti buraya.. buralara.. Üzerime hızlıca geçirdiğim eşofmanımla koştum.. sese doğru.. Bir balıkçı teknesine doğru çekti beni ses.. inanamadım .. Evet aynen öyleydi.. Kırmızı – siyah bereli bir balıkçı ağ  ayıklıyor, ve bu müziği dinliyordu.. Ve çalanın ne olduğunu ben bilmiyorum.. Sordum utanmadan .. bu hoş müziği bilmiyorum.. Leonar Kohen dedi, balıkçı vakur bir ifadeyle..Belli ki huzurluydu.. mutluydu.. Oturup onunla sohbet etmek istedim ancak işini çok ciddiye alarak yapıyordu.. Müzik-balık ve o.. Aralarına girmek haksızlık olurdu..

Selimiye, denilince akla, denizin mavisi, balığın tazesi, ada çayının hası..çiçeklerin binbir çeşidi.. Sardunya Restoran ı..Sıcak insanları.. geliyor hemen akla..

Gidilmeli… Görülmeli.. Zaman geçirilmeli.. bu  güzel yerde, gözlerimizi bu  Dünya ya kapamadan..

Yorum Bırakın.