Blog

Büyükada’ da bir gün..

Pazar, Nisan 20th, 2014

sokaklar

Özgür bir pazar dı benim için.. Sigortalar da atınca vurdum kendimi Ada yollarına…Tatlı , sıcak-serin bir gün bu gün. Sırt çantamda şapkam, gözlüğüm, gazetem, suyum, Nikon um, ı phone um ve tarağım ..Bir kaç gün bile yaşabilirim tüm bunlarla ..Bakırköy’den biniyorum 10.00 Deniz otobüsüne, Bostancı , ordan da adalar.. inanılmaz rahat bir yolculuk, her yer sakin, bir gariplik var diyorum içimden ve çok geçmeden , üniversite sınavının etkisi olabileceği geliyor aklıma. Hafif uçuşan saçlarımla, kendimi kuş gibi hissediyorum, Adadaki limanda yürürken.. Nedendir bilmem, Ada lara aşığım ben .. Havası bir farklı, derinden etkiliyor ve her adada hep yaşayasım geliyor. Sahildeki kafeler sabahın bu saatinden dolu..genellikle yaşlı hoş hanım ve beyler, kahvelerini yudumlar ve gazetelerine göz atarlarken, vapurdan inenleri de gözlüklerinin üzerinden hafifçe süzüyorlar..  Gülümseyerek uzaklaşıyorum yanlarından, çarşının içerisinde ise öğlen yemeği için hummalı hazırlıklar çokdan başlamış durumda, sarmısak kokuları sokakları sarmış bile.. Sonra yavaş yavaş , sahilden sahilden yürümeye başlıyorum.. Her adımda durup etrafıma bakıyorum ve fotograf karelerime hapsetmek istiyorum burada ki havayı..Hemen her sokak da yaşanmışlığın izleri üzerinde, yaşlı, yorgun ama ayakda ki evler çıkıyor karşıma..Kimileri yenilenmiş tabi ki , yeni sahipler henüz bu saatlerde ortalarda görülmese de eminim kıymet bilenlerin ellerinde bu yapılar. Ada da Rum çoğunluk dikkat çekiyor hemen, asil duruşlu, vakur ve hoş giyimli, saçları yapılı hanımlar geçiyor yanımdan.. Hemen hepsi ile oturup, sohbet etmek istiyorum aslında.. Karşımdan gelen iki yaşlı beye, kiliseyi soruyorum, ikisi birbirinin sözünü kesip, öyle candan tarifler veriyorlar ki.. inanılmaz. Hemen biri atılıyor, nerden diye. Yeşilköy diyorum, meğer kızı otururmuş orada.. Kendini daha bir yakın hissediyor sanki komşuymuşuzcasına. Kiliseye doğru yol alırken, 1904 yapımı sütünlu bir bina çıkıyor karşıma, tam onu incelerken, aksanından rum olduğu belli bir hanım, aceleyle yanımdan geçerken, sen nereye gidersen git, o mavi göz hep sana bakar gibi görünür diyor.. Deniyorum .. EVET..Aynen öyle.. Yine gülümseyerek yol alıyorum, evlere bakıyorum bakıyorum doyamıyorum, kiminin önünde sanki benimmişcesine hayal kurup, kendimi uçuşan kıyafetlerle  merdivenlerinden inerken görüyorum. Ve tüm bunları kuş cıvıltıları arasında yaşıyorum.

Bu arada yanımdan hızla faytonlar geçmeye başlıyor, içleri dolu.. Çoluk çocuk neşe içerisinde.. kiminde İtalyanlar.. kiminde Araplar..Kiminde de yerli turistler..Hemen hepsinde kameralar, fotograf makinaları.. Ve hemen hepsinin başında papatya taçlar..Herkes mutlu.. Bir -üç- beş derken , arabaların yoğunluğu ve hızı artarken, biraz keyfim kaçıyor, adeta bir yarış var çünki aralarında.. sakinlik ve dinginlikden uzak bir yolculuk bu.. At arabaların da atların arkalarındaki dışkı torbaları dolmuş, fazlası yollara taşıyor.. Uyarmak istiyorum ancak , hızları benim ses hızımdan fazla, hemen uzaklaşıveriyorlar yanımdan.

Oysa bu noktaya kadar ne kadar da mutluydum.. Neyse derin bir nefes alıp, sakin olup, mezarlığın yanından aradaki meydana kadar çıkıyorum..Ve nihayet yol boyunca gördüğüm papatya taçların kaynağına ulaşıyorum.. Tabiki hemen bir tane alıp, takıyorum.. Artık daha güzelim..

Ardından, Lunapark kafede oturup, sabah kahvemi yudumluyorum, gazete halen açılmamış şekilde sırtımda.. Okumaya da hiç  niyetim yok.. Her yeri, her şeyi incelemek istiyorum çünkü.

Kahvemi yudumladıktan sonra, çantamı sırtıma vurup, şans için, aşk için, para için ve ev için olan simgelerden satın alıp, Aya Yorgi ye doğru yol alıyorum. (pazarlık yapmayın derim, zira satıcı; abla pazarlık yaparsan, dileğin olmaz diyiveriyor.) Parke taşlı yokuştan çıkıyorum yavaş yavaş, sıcak kendini belli etmeye başladı, sırt çantamında etkisiyle, terliyor ve bir yandan da suyumdan yudumluyorum. Çoluk, çocuk, genç yaşlı ilerliyor umutla bu yolda.. Yoldaki ağaç dallarına mendil ve peçete bağlayanlar sıklıkta.. Yolun sonlarına doğru bir yerde, yanık sesi ile gitar çalan biri, bu umutlara eşlik edercesine söylüyor şarkılarını..Kimi sevdiğine, kimi sağlığına, kimi bir eve, kimi bir işe sahip olmak için yürüyor bu yolları.. Dilerim herkesin dilekleri gerçekleşir..

Nihayet kiliseye vardığımda, şortumun üzerine oradaki büzgülü eteklerden giymek durumunda kalarak giriyorum  içeriye. Sonsuz bir huzur var burada.. Duamı ediyorum, kendim ve tüm sevdiklerim için ..Çıkmak istemiyorum burdan ancak daha yapacak bir sürü işim var. Adanın diğer yarısını faytonla gitmek istiyorum, yorulduğumdan değil, sadece fayton a binmeden dönmemek için. En yaşlı, aklı başında olanını seçiyorum, sonradan da anlıyorum ki doğru karar.. Sakin sakin alıyoruz yolu, sohbet ede ede.. Faytoncu yarı yolda durup, atın ihtiyaç torbasını boşaltıyor kürekle..Takdir ediyorum. Diğer faytonların hızından şikayete başlıyorum ki , O benden daha dertli bu konuda.. Yarım  tur 20.-TL bu arada. Tur bittiğinde açlıktan ölmeme rağmen, el işleri tezgahlarına uğramadan ve değişik papatya taçlardan takmadan ve almadan edemiyorum ve ratlantı bu ki , tezgah sahibi eski bir arkadaşımın kardeşi çıkıyor. Kendisi 3 yıldır adada yaşamayı seçmiş olan, şanslı biri. Yüzünde huzurun izlerini görmek hiç de zor değildi. Biraz sohbetin ardından, sahilin en esintili köşesinde hayatımın en lezzetli çuprasını , deniz börülcesini, pazısını ve roka salatasını yiyiyorum.. Çok mutluyum.. Bitmesin isterdim ama gün sonra eriyor ve ben Saat 18.00 vapuruna nerede ise koşarak yetişiyorum..

Ada da hayran olduklarım; 

*Tatlı tatlı esen ve beni kendine, ada’ya aşık eden rüzgarı..

*İnsanlarının hoş sohbeti, yardımseverliği..

*Aya Yorgi ye çıkan yolda  insanların, umutlu yüz ifadeleri..

*Ada halkının şıklığı ve şapkaları..

*Daracık sokaklardaki, muhteşem , görkemli evler..

*Beni takip eden  mavi göz..

*Papatya taçlar..

*Sahilde yediğim çupra..

*İkili bisikletler..

Ada da üzüldüklerim;

*Hemen tüm faytoncuların, ellerindeki sigaralarla, birbirleriyle yarışırcasına at sürmeleri..

*Sokaklardaki yoğun at pislikleri..

*Güvenliğin azlığı hatta yokluğu..

 

Yorum Bırakın.