Blog

Kınalı ellerden Hindistan Kareleri..

Pazar, Nisan 20th, 2014

AHMEDABAD46

2012-02

AH HİNDİSTAN .. Kalbim sende , bedenim burada.. Kendime gelemiyorum bir türlü, döndüm döneli..Nasıl bir büyü ki, İstanbul daki ilk günümde büyü bozulacak korkumdan evden bile çıkamadım..Fotograflarım ile baharatlarım ile, tütsülerim ile evde yalnız kalmak istedim.

 

Neden gittiğimi, gidecek başka yer mi bulamadığımı, aşı olmam gerektiğini, Gidenlerin erkenden döndüğünü mutlaka bağırsak enfeksiyonuna yakalanacağımı  söyleyen pek çok arkadaşıma rağmen kararlılıkla 11 Şubat tarihinde 19.10 Emirates havayolları ile yolculuğumuza başladık. Aslında tamamen eşimin iş gezisine kaynak oldum, hem de ilk kez..Bu nedenle ölmek var , dönmek yoktu..Dubai aktarmalı bu yolculuk toplamda 7 saat sürse de ayak da kalma süresi 12 saat civarı.Ertesi sabah 07.30 da Bengaluru de oluyoruz. Saat farkı -3.5..Yolculuk son derece keyifli , hizmet son derece güzel.. Ama yine de THY diyorum..

Hindistan da çok da garip  kuşlar gibi olmayışımız ve bize her an destek olabilecek Hintli dostlarımızın olmasından tabi ki.. alandan onların söförleri ile aldırılıyoruz ve hemen otele.. (Goldfinch otel.32/3,Crescent High Grounds Bengaluru Tel.+918041291300www.goldfinchhotels.com) girişi çiçeklerle bezeli , mis gibi kokan bir otel.. Güler yüzlü personel.. keyifli büyük bir oda..Hoş, odaya girdiğim de minik bir haşere misafirimiz vardı ama rahmetli oldu sayemde.509 no lu odada 2 gün konaklayacağız,  kaldığım oda dünyanın neresinde olursa olsun hemen evim gibi oluyor, kaynaşıveriyorum.. Hemen süsleyip, ev moduna getiriyorum. Bu güzel oda da ,20 dakika yetiveriyor dirilmeme..aklım sokaklarda çünkü. Hintli arkadaşım Bhavna her ne kadar çabuk dirilmeme mutlu olmasa da, çarşıda buluyoruz kendimizi ve Sari lerin arasında kendimizi kaybediyoruz. Taki açlıkdan ölene dek ..Yemeği Ballal Recidency Vegeterian Comfort Hotel in restoranında yeniyor, Bhavna nın başka arkadaşlarının da katılımıyla..Yaklaşık 30 dakika sıra bekleyip oturuyoruz masaya.İçerisi hınca hınç kalabalık..Tabaklar havada uçuyor.. TALİ yiyiyoruz. Aliminyum bir tepsinin ortasına haşlanmış pirinç konuluyor, etrafında da içinde neler olduğunu bilemediğim ,ama hemen hepsi lezzetli şeylerin  bulunduğu karmakarışık 10 minik kap var. Bunlardan biraz biraz pirincin üzerine döküp ellerinizle yiyiyorsunuz. İtiraf ediyorum bende aynen onlar gibi ellerimle yedim. İlk önce etrafımı seyrederken hiç de iç açıcı gelmedi ama çok keyifliymişmeğerse..

 Burada görüntüye takılmaz iseniz, baharatı ve acıyı da seviyorsanız aç kalmanız imkansız. Buralarda saçların gür olmasının sebebi, parmaklardan arda kalanların saça biryantin niyetine sürülmesi olabilir mi diye düşünmüyor değilim, bende yaptıktan sonra;)) Şaka bir yana yemekten sonra içerisinde limon bulunan sıcak su geliyor..

Öğlen tıka basa yedikten sonra yine sokaklardayız.Arkadaşımın iş görüşmesini fırsat bilip, pazarda buluyorum kendimi.Turist olduğum, yüzümden , kameramdan, kıyafetimden besbelli.. Zira burada bacakları açıkta bir kadın görmedim. Genç- yaşlı çoğunluğun belleri ortada ama göğüs dekoltesi yok. Ayakkabılar dümdüz, parmak arası. Ayakkabıların kolay çıkartılabilmesi gerektiğini gün boyu bağcıklarımı 100 kez açıp bağlayınca anladım. Çünkü dükkanlara girerken çoğunlukta ayakkabılarınızı çıkartmanız gerekiyor. Dükkanların bir köşesinde dini sembolleri, onun resmi, bir bardak su ve mutlaka tüten tütsüleri olduğundan , ayakkabı yasak.(ayaklarımın akşam ki halini görmeyin kabus gibi..kömür karası..çitilemekle arınmayacak cinsten..) sokakları tarif etmek çok zor .. yaşamak gerek.. Çılgınca çalınan kornalar hakim sokaklara..neden çalındığı , kime ve niçin çalındığı da belli değil.. ellerini kaldırmıyorlar inanin kornanın üzerinden. Kimsede bunu takmıyor. Acayip sakinler.Çalanda, çalınan da bu rutin harekete alışmış.Yerleri sorarsanız, felaket, her şey yere atılıyor. İnekler, insanlar, motosikletler, ve üç tekerlekli araçlar (tree wheelers = auto rick shaw) hepsi aynı yerden ,birbirlerine teğet geçiyor. Motorsikletlere 2-3-4 ve hatta 5 kişi biniyor.Nasıl mı? Pide gibi, incecikler zaten. Büyüklerin arasına sıkışmış çocuklarda cabası. Sarili kadınların motorlara bir yan oturuşları var ki..görülmeye değer.. elbiselerini uçuştura uçuştura gidiyorlar.. kadınlar; rengarenk.. elbiseler süslü, saçlar hep özensiz.

Motosiklet, bisiklet ve tree wheelers ile yük taşıma oranlarına bakarsanız, dünya da birinci olabilirler.Meyve tezgahını arkasına takmış mini bisikletli dükkan diyebileceğiniz insanlar ..zencefil, meyve ve fıstık satanlar hemen her yerde. Çok renkli bir hayat var burada, tempo çok hızlı.

Sokaklar güvenlimi diye sorarsanız ehh.. Pazarda yanıma yanaşıp, beni bir yerlere çekiştirmek istediler, amaçlarını bilemedim, günahlarını da almayayım ama, sert bir ses ile beraber kaşınızı çatarsanız, bir de işaret parmağınızı sallarsanız gidiyorlar. Onun dışında pek sorun yok.

Fotografa son derece açıklar, hatta makinayı elimde görenler koşup geliyor, kendilerini çekmem için. Bazen bu durum daraltıcı boyuta bile gelebiliyor.

Daracık sokaklar da insanlar, inekler, kalabalık halinde yürüyen insanlar,arabalar, motorlar ve tüm bunlara rağmen yerlerde ürün satan tezgahlar.. Kendinizi film setinde gibi hissediyorsunuz.. İnanmak güç ama bu film setinde herkes işini çok iyi yapıyor, ölü yada yaralı yok. Hayatta kalma başarıları çok yüksek. Onlarca tanrıları ve inançları onları koruyor, kesinlikle.. Buna  inanıyorum.

Karşıdan karşıya geçerken tüylerimin nasıl kirpi dikeni moduna geçtiğine bilemezsiniz tabi, bir de bana sorun.. Bunca karmaşanın arasında ilk günü sağ sağlim atlattığıma inanasım gelmiyor.

Çarşıda yürürken, meyve yemek istedim, satıcı seçti, kesti ve üzerine göz ucu ile gösterdiği bir şeyi serpmek istedi, itiraz etmedim, esmer şeker sandım görüntüsünden ..ama bol baharatlı ve acılı bir karışımmış. Ayy!! iğrenç demeyin hemen, harikaydı. Bayıla bayıla da yedim.

İlk gün onca uykusuzluğun üzerine onca hareket ve mutlu son…muhteşem bir akşam yemeği.. Eh hakkettim sanırım. TANDOOR RESTORAN dayız.. Burası insanların kuyruk da bekleyip , gittiği bir yer. Yerel biraları ‘KING FISHER’ çok lezzetli. Yemekte sıra şöyle; önce et türü şeyler, sonra mezeler, en sonda çorba..Burası çok şık ve lezzetli bir restoran. Yemek den sonra çiğ yaprağa sarılmış baharatlı bir şey ikram ettiler ki muhteşem, tekrar gelmenize bile sebep..!! Lezzetler gerçekten süper..

Akşam nasıl ve nerede uyuduğumu hatırlamayacak kadar yorgun olduğumu söylemeliyim.. Hiçbir şey hatırlamıyorum, nasıl uyuduğuma dair. Gücümün son damlasına kadar, bir şeyler görme ve yapma isteği beni bitiriyor.

2. gün sabah biraz uyku birazda kahvaltı keyfi yapıp 12.00 gibi güne başlıyorum. Yine sokaklardayım.. Commercial Street de yürüyorum..Çok renkli ve hareketli bir yer. Sokaklarda oldukça sık rastlanan tek tarafı kalkık, tek tarafı yapışık beyaz şapkalı trafik polisleri var. Neyi , nasıl idare ediyorlar inanılmaz.. Trafik ışıklarına uyuduğunu, ancak yollarda yol çizgisinin olmadığını, asla sinyal verilmediğini söylemeliyim. En iyi hallerinde, ellerini çıkartıp sallıyorlar.Trafiği tarife kelimeler yetmez, yaşamak gerek..Neyse ki bende kendimi bu akışa kaptırıp ve alışverişe başlıyorum. Gelsin ipek şallar, gitsin tütsüler.. antikacılar..ayakkabıcılar.. takıcılar..hemen hepsi harika. ‘Saree‘ ciler ise başlı başına bir olay..buralarda bütün gününüzü , hatta günlerinizi geçirebilirsiniz..Kotondan olanlar, ipek den olanlar, milyonlarca renk ve desen de olanlar..boncuklu olanlar, pullu olanlar.. Sari dükkanlarının bazılarında yerler kumaş kaplı, ayakkabılarınızı çıkartıp giriyorsunuz  ve yere çömeliyorsunuz. Kimilerinde ise, yine ayakkabılarınızı çıkartıp giriyorsunuz , cam masaların karşısındaki sandalyelere oturuyorsunuz..Hemen hint çayı (chai) ikram ediliyor minicik bardaklarda..Bu çay bizim nescafeyi andırsa da ilk bakışta , aslında zencefilli, sütlü, siyah çay..Hemen herkes çok misafir perver.. Bir yandan , sarilere bakarken, bir kadında gördüğüm saça takılan taze çiçekleri soruyorum ki , sormam ile  anında bana da geliyor..Kendimi prenses gibi hissediyorum bu çiçeklerle.. Harikayım.. Biraz tombulum ama olsun.. Hindistan da zayıflarım diyordum ama bu gidişle kilo alacağım gibi görünüyor..

Günün sonuna yaklaşırken , Saree dükkanlarından kendimi zor kurtarıp, sokağa dalıyorum yine.. Sokaklar bir harika..Bakmaya doyamıyorsunuz.. Kapıda trafik polisi ile sohbet ediyorum.. Derken başkaları da bize katılıyor.. Herkes cana yakın..Herkes Güler yüzlü..Genel bir huzur hakim yüzlerde.. Kavga edenlere hiç rastlamadım sokaklarda..

Sokak aralarındaki tapınaklar , çok özenli hazırlanmış, dışları ayrı içleri ayrı güzel.. rengarenk çiçeklerle bezeli her yer.. Burada insan neye, nereye bakacağını şaşırıyor..

Sokaklarda taze zencefil satanlara sık sık rastlıyorsunuz..1 kg. ‘ su 20 rupi.. Zencefil hayatın vazgeçilmezi nerede ise (çaya çorbaya cinsinden).. Yerlerde ki tezgahlarda satılan rengarenk fosforlu tüller i sorduğumda ise, cibinlik olduklarını öğreniyorum..

Güne doyamadan, akşam oluyor ama yapacak bir şey yok..Ve bir tree wheelers a kavuşup otelin yolunu tutuyoruz.. Varır varmaz da , Bir duş ve tazelenme molasının ardından, günün heyecanını paylaşıyorum eşimle motor gibi..Yorgunluk dan olsa gerek dışarı çıkacak hal yok kimsede.. Ve otelin çatısındaki restoran da yeniliyor yemek.. Yıldızlı bir gecede oldukça keyifli geçiyor..Masa ya yerleştirilmiş olan barbekünün üzerinde pişen  şişlere, olmazsa olmaz pirinç ve pek çok acı – baharatlı soslar de eşlik ediyor ..ertesi gün akşam Ahmed Abad a yolculuk var.. Alışınca gitmek zor geliyor ;(( ama değişik bir yer görecek olmanın heyecanı bunu hafifletiyor..Eşim sabah benden önce Pune ye doğru yola çıkacak, içim buruk ama olsun Hintli dostlarım yanımda..

3.gün sabah 6 sularında eşimi yolcu ettikten sonra biraz daha uyuyup, hiç gitmeyecek miş gibi yayıldığım odayı toplamaya başlıyorum, başlıyorum da bir sorun var ki bavula sığamıyorum..Bavullar tıkıştırmaktan dokunsan patlıycak durumda…

Yerleştikten sonra keyifli bir kahvaltı ve yine sokaklar..2-3 saatlik bir tapınak turuna çıkıyoruz.. Kameramızı, telefonlarımızı , ayakkabılarımızı, terk edip İskon Temple ın kapısından içeri giriyoruz..çok kalabalık , herkes tek sıra halinde, tek tek taşlardan oluşan uzun bir yolda sıraya girmiş durumda..Tanrı için dua  okunarak birer basamak, birer basamak  ilerleniyor. Krishna krishna hari hari krishna..(Krishna; tanrının adı)

Yukarıya vardığımızda büyük bir Çan ın altından geçerek tapınağa giriyoruz..Büyük bir mekanda , sahne tarzı kurulan yüksekçe yerdeki din görevlileri çeşitli törensel şeyler yapıyorlar..sonra ellerindeki su dan kalabalığa doğru savuruyorlar.. Suyun insana denk gelmesi  son derece özel bir durum muş ki, ben sırılsıklam oldum..Çok etkileyici bir törendi.

Ardından, çıkışta devasa kaplardan herkese ikram edilen, kurutulmuş yaprak içinde sunulan baharatlı pirinç ise harikaydı..Tadı ve kokusu damağımda..Neden 2.tabağı almadım diye halen hayıflanıyorum..

Bu görkemli yerden mutlu bir şekilde ayrıldıktan sonra, sıra otelden bavulları almaya ve Ahmed Abad a giden uçağa yetişmek de..

Sorunsuz rahat bir yolculuğun ardından Royal Orchid oteldeyim.. hem de tek başıma.. Geceyi son derece rahat geçiriyorum..Konforlu ve güzel bir otel. Sabah olduğunda, Bir önce sokaklara çıkma isteği ile hemen kahvaltıya iniyorum..Fasulye ve nohut filizi yiyip, karpuz suyu içiyorum.Elle pirinç olayına giremedim şu an .. beni aştı sabah sabah. Bu arada peynir ve mantarla hazırlanmış omlet de yedim ki , süperdi. Şimdi beni otelden almaya, ağaç dalı gibi kuru ve siyah bir şöför geldi . Sağolsun Hintli dostlarımız. Burada çevremiz geniş sayılır J  Şu anda dostlarımızın, müstakil evinin bahçesinde , kuş sesleri arasındayım. Birazdan, Önceden organize ettiğimiz genç bir bayan bana kına (hena) yapacak. Kendimi süper hissediyorum. Ellerim ayaklarım hep kına.. Bu genç bayanın nasıl bir ustalık ile , seri bir şekilde şekilleri çizdiğinize inanamazsınız.Şimdi tek sıkıntım, 2 saat fotograf çekemeyecek olmam. Eller iptal.Eh güzellik uğruna katlanıyorum..

Bu süreyi bahçedeki çimlerde uzanarak ve evde yapılmış ekmeğin yanında yine evde hazırlanmış karışık sebzeli bir şeyler yiyerek geçiriyorum. Burada ne yediğinizi pek anlayamıyorsunuz ama hepsi çok lezzetli.

Dostumuz Bhavna bugün beni çok iyi ağırladı, geleneksel kıyafeti ile mutfak da hazırladı her şeyi,sağ olsun. Mutfak dan bahsetmem gerek; bulaşık makinesi yok,mikro dalga yok..Taş fırın gibi bir mini fırın var.. Teflon tava ve modern görünümlü hiçbir şey yok nerdeyse. Sularını tezgahın üzerindeki toprak bir kap da saklıyorlar, içerisinden de gümüş bir maşrapa ile alıyorlar..

Evlerinde onlara yardımcı olan,  iki tane kara-kuru erkek hizmetli var. Bu insanların neleri başardığına inanmak güç; arabayı kullanıyorlar, ekmeği yoğuruyorlar, öğlen-akşam yemeklerini hazırlıyorlar, bulaşıkları yıkayıp, kurulayıp kaldırıyorlar, bahçeyi-evi temizliyorlar misafir e hizmet ediyorlar ..Darba; bu arada  motosikletle bana Ahmed Abad-ı gezdirdi.. Yok artık dedirtecek kadar çalışıyorlar. Yaklaşık 16 saat…Mal sahibine işyerinde de yardım ediyorlar.. Mutfak alışverişini de yapıyorlar. Terziye gidecek kumaşları da alıp götürüyorlar.. Tüm bunlar benim gördüklerim..Allah her eve böyle yardımcı nasip ettin , ne diyelim..

Evde yemeğimizi yerken, evin genç kızının yakında yapılmış olan, düğün fotoğraflarına bakıyorum. İlk Dikkat çeken şey kıyafetlerin özenli,saçların özensiz olması.. Takıların abartılı, elbise boylarının uzun olması. Beller, genç yaşlı, şişman zayıf herkes de açık, bacaklar ve göğüs kapalı.

Bu güzel misafirperverliğin ardından Ben, çıkıp dışarıdaki, hayata karışmak istiyorum. Korna seslerini özledim yeminle bağımlılık yapıyor ..Bu hareketliliğin bir parçası olmak harika..

Bu Akşam bir düğüne davetliyiz. Tavsiye edilen, ağır makyaj yapmam ve yoğun takılar takmam..Yanımda tabi ki yok ama arkadaşım Bhavna , sağ olsun bana takılarını veriyor.. Ne mi giyiyorum? Tabi ki geleneksel kıyafet olan sari ..Krem renkli ve  ipek .. (130USD.) Çok heyecanlıyım.. Saat 19.00 civarı Bhavna ların evinde oluyoruz, sadece makyajımı ve saçlarımı yapıp gidiyorum, orada giyineceğim. (saree nin altına , uzun poplinden bir etek giyiliyor, beli iple büzülen bu etek, sarinin sarılması esnasında çok işe yarıyor.. beli iyice sıkıyorsunuz.. ve saree nin bazı kısımlarının bunun içine sıkıştırıyorsunuz.) Yine saree nin içine bir bustiyer giymeniz gerekiyor.. Nasıl mı oldum? Harikayım.. ellerim de kınalar, ipek saree m, ve alnımda evli olduğumu belirten kırmızı nokta. Hazırız ve süperim..

Düğüne araba ile geliyoruz ve  hiç abartmıyorum, indiğim andan itibaren tam bir kraliçe gibi karşılanıyorum. Kendimi kırmızı halıdaki yıldızlar gibi hissettim.Gelin bu kadar popüler oldu mu bilmiyorum.??? Sanırım yabancı birinin, onların geleneksel kıyafetlerini giymesi , kınalı olması ve bindy takması hoşlarına gitti.

Düğün ortamını nasıl anlatsam bilemiyorum.. 2 futbol sahası büyüklüğünde bir bahçe.. Çiçeklerle bezeli tag ların altından geçerek giriyorsunuz içeriye, halının üzerinden yürüyerek..Bahçedeki dekorların sadece 1 gecelik olduğuna inanmak oldukça güç.. hepsi çok görkemli.. Gelin ve damat yüksek bir platformun üzerinde duruyorlar.. oraya çiçekli kemerlerin altından geçerek ulaşıyorsunuz, gençleri tebrik etmek için.. Yemek stantları  anlatılır gibi değil, her bir köşede ayrı çeşit.. stantların ucu bucağı yok..uzadıkça uzuyor.Yemek de içki yok.. Aslında Ahmed Abad da içki yasak, Ghandi nin şehri olduğundan , ona olan saygılarından dışarıda içmiyorlar.Sadece izin alınarak , bazı evlerde içki içiyorlar, inanılmaz bir saygıları var.

Düğünden kalanlar; ihtişam anlatılır gibi değil, kıyafetler, takılar, makyajlar abartılı , rengarenk.. Saçlar özensiz.. Kıyafetlerde beller açık da , etekler yerlerde..Ayakkabılar düz.. Yemekler sınırsız.. bitmek tükenmek bilmiyor..Lezzetler süper.. acı olmaz ise olmazı.. Hepsi porselen tabaklar da.. Alkollü içki yok..

Düğünde yemeğin son uğrak noktalarından biri de sıcak süt köşesiydi..Buradaki köşeler say say bitmez; pilav köşesi, çorba köşesi, ana yemek köşesi, helva köşesi, dondurma köşesi.. Biz 23.00 gibi ayrıldığımızda , gelin ve damadı tebrik kuyruğunda hala pek çok insan vardı..Bunca ihtişamın arasındayken,  insan dışarıdaki sefaleti düşünüp bocalamadan edemiyor.. ama buranın gerçeği..

 

Buradaki dikkat çekici şeylerden biride ; Ast üst sınıf farkı çok fazla, evde çalışanlar bir şey söylemek için bile mal sahibinin yanına geldiklerinde , koltuğa değil yere oturuyor..Ayakkabı ile girilen iş yerlerinde , çalışanlar hep yalın ayak.. Evde de çalışanlar yalın ayak..Ama isyankar da  görünmüyorlar, sokakta yaşayan insan bile gülümsemesini eksik etmiyor, sizin karelerinizden..

Gözlemlerinden bir-ikisi şöyle oldu; Evde hizmetli olan Darba,  ile manav a gittik , ben kendisine meyve ikram ederken, yere düştü, tam yenisini vermeye  yeltendim ki, O da hayır kesinlikle olmaz ben yerim dedi..Yine evde dibi tutan bir yemeğin üst kısmını Darba , bizlere ikram ederken, dip yanık kısmını kendisi yedi..Alışkın olmadığım için , içim sızladı ama burası böyle..

Sürekli yaşanır mı bilemiyorum ama son derece etkileyici bir yer burası..Garip bir mistik havası var, bağlanıyor insan..

 

Burada Ghandi nin evini ziyarete gittim tek başıma.. Darba, beni kapıda bırakıp, 2 saat sonrası için randevulaştık..Burası büyük bir bahçe içerisinde , sade bir evden oluşuyor. İçeride bir kütüphane ve minik bir satış dükkanı var.. Hemen her yerde, Ghandi nin sözleri ve fotoğraflar.. Sade ve huzurlu..

Ardından vaktim kaldığı için, yolun karşı tarafına geçip başladım yürümeye, tabi ki makinem ile..Derken bir sokağa girdim..Ve bir mahalle… Temkinli yaklaştım ancak görünen o ki , sefil ama mutlular.. Onlarla sohbet edince , gerçekten öyle olduklarını anlıyorsunuz. Bana soğuk su ikram ettiler, benim için biraz kabus oldu, çünkü tembihlenmiştim .. sokak da asla açık su içme, soğuk yemek yeme diye.. Ama bana uzatılan suyu almamak da çok ayıp olacaktı ve içtim.. Neyse ki hala iyiyim.. Ayaktayım.. ve yeni gezilere hazırım..;))

Burada geçirdiğim 1 saat son derece keyifliydi.. Hindistan da dikkat ceken şeylerden biri de hemen herkesin ingilizce konuşuyor olması.. (ispanya da bile bunu bulmak  mümkün değil)

Saati doldurduğumda Darba ile buluşuyoruz ve Arkadaşım Bhavna nin saree dükkanına gidiyoruz, içeriye ben ayakkabı ile girerken, Darba ayakkabısını çıkartıp giriyor.. Burada biraz zaman geçirdikten sonra Darba ile motosiklet ile çıkıp, çılgın bir tur yapıyoruz.. Darba o adar inceki arkadan kendisini tutarken, kollarım belinde nerede ise 2 tur atiyor.. Bu tur oyle cilgin bir tur du ki, ben arkada nerede ise çığlık ata ata gidiyordum.. o karmasanin tam gobeginde motorla olmak harika.. araba da o kadar hissedemiyorsunuz her seyi..  Darba , ben arkasindayim ve emanetim diye, o kadar temkinli kullandi ki motoru, hic riske girmeden.. yavas yavas.. onunla daracik sokaklarda gezdik, sonra motoru park edip, tek basima girmeye cesaret edemeyecegim hanlari ust katlarina ciktik.. harikaydi.. 

 

 

Sonra saat aksami gosterdiginde artik motelin yolunu tutup, aksam icin hazirlanmam gerekiyordu ne yazik ki.. Yoksa biraksalar sokaklarda  kalicam.. Ve artik bu gece  bavullaida toparlamam gerekiyor, gunler bitti.. tatil bitti.. mutsuzum;(( 

 

Bu aksam Bhavna bizi oantik ama cok aci lezzetleri olan bir yere goturecek… son geceye ozel bir davet  bu.. mekana geldigimizde gercekden de ozel oldugunu anliyoruz.. Girisinde cesitli objeler.. tutsuler.. hos bir salincakli koltuk ( tabi ki oturup fotograf cektiriyoruz.) ..buyulu bir yer burasi.. iceriye dogru biraz ilerleyince , karsimiza minik bir kukla tiyatrosu cikiyor.. konuklar yerlerini beklerken , burada onlara bir oyun sunuluyor.. cok keyfile seyrediyoruz… ardindan biraz daha iceriye dogru ilerliyoruz, bu seferde yone bir sahne karsisinda ahsap banklar  herkes burada oturuyor ve 2 guzel hintli kiz geleneksel danslarini yapiyor, sizi de sahneye davet ediyor sahneye nazikce.. ve dansa birlikde devam ediliyor, fotograflar cekiliyor.. bu keyifli anlar, beyne kaziniyor.. Ve sonunda masa hazir, siramiz geldi.. yemek vakti.. Her seyi onlar sunuyorlar, fix menu gibi.. her seyden tattiriyorlar.. neyi ne kadar yedim hic bilmiyorum.. ama acidan bir ara gozlerim yasardi, burnum akti.. ama yinede bu yemek hic bitmesin istedim.. 

Ama yemekde bitti, gece de  bitti ,  tatilde..Buradaki dostlarimiza ne kadar tesekkur etsem azdir, kendimi hic yalniz ve yabanci hissetmedim.. Ve onlar olmasa , belki bu kadar ahat tek basima da gezemezdim.. Darba bana cok yardinci oldu sagolsun.. Ve yine onlar olmasadi, bu kadar yerel yemegi tatma sansim olmazdi.. Geleneksel bir dugun gorme sansimizda olmaz di.. 

Onlara  sonsuz tesekkurlerimizi sunup, ayriliyoruz ve otelimize donuyoruz.. Ertesi gun de memleketimize.. 

 

Cok keyifli guzel bir tatil gecirdim gercekden Hindistan da.. Yine gelirmiyim?  Kesinlikle.. ve  mümkün olsa en kisa zamanda.. Lezetler, renkler, baharat kokan sokaklar, korna sesleri, ineklere duyulan saygi, sokaklarda bunca zorlu yaşama rağmen gülümseyen insanlar..  rengarenk geleneksel kiyafetleri ile dolaşan hanimlar.. Ve garip bir huzur..beni buraya bağladi.. hemde kalbimin en derinlerinden.. 

Ama Burada mutlu olmak icin, kendinizi biraz birakmali,boşa almalisiniz.. yoksa geziniz kabusa donusebilir.. Hic bir seyi sorgulama cabasina girmeyin.. vay sokaklarin niye pis, vay yolda yururken niye boka bastim deyip aglamayin..kismettir deyin gecin, satici dan neden kazik yedim diye hayiflanmayin,olsun biraz fazla kazandi deyiverin, neden herkes elle yemek yiyiyor diye sormak yerine  , birakin kendinizi ve sizde bunun keyfine varin, elle cikiyor tadi, buradaki yemeklerin.. bu korna sesleri yetti artik demeyin , sokaklari bir orkestra gibi dusunun.. trafikden bunalmayin, tiyatro sahnesindeymissiniz  gibi algilayin her seyi.. size bir sey satmak icin yapisanlardan sikilmayin, insanlari tanimaya sohbet etmeye calisin.. bu da bir tecrube.. .. Mutlaka ve mutlaka rickshaw a binin.. iki tarafi acik olan bu arac ,  kalabalik yollarda kolaylik saliyor..binmeden pazarliginizi yapin, istennin 1/5 ine yolculuk etme sansiniz var, bilesiniz;))  Dusuk fiyat verenlerden de suphelenin, yolda sizi bir seylerlere goturmeye calisacaktir, komisyon almak adina.. Sert bir sesle konusursaniz olayi cozersiniz.. Farkli bir deneyim burasi..siradisi.. ama mukemmel..  Burada,  Onca din ve dil varken, ingilizce hemen herkesin ortak dili..Bu oldukca kolaylik sagliyor.. Hindistan zor ama , gezilesi gorulesi bir yer, yasanilasi bir deneyim..sirt cantaniz ile aylarca kuzeyden , guneye dolasip, degisik bir hayat tecrubesi kazanabilirsiniz.. 

 

Buradan neler mi aldim; yerel kiyafetleri olan  “saree” den, bindi cesitlerinden, rengarenk asilan altari canli figurlerden, toprak malzemeden yapilmis Buda heykelinden.. yapma ciceklerden yapilmis celenklerden.. tabi ki cesit cesit baharatlardan.. Bindi cesitlerinden.. ipek şallardan ve eşarplardan.. tütsü çeşitlerinden.. hepsi de harika.. 

 

Buraya gelmis olmaktan , bu insanlari tanimis olmaktan cok mutluyum;)) 

 

Tavsiyeler, 

Her yerde her seyde pazarlik yapin.. takside , alisvers de.. 

Acik su icmeyin.. 

Sokakda soguk yiyeceklerden yemeyin, sicaklari tercih edin..

Yorum Bırakın.